Interoception

Bedenin Fısıltısını Duymak: Interoception ile Kendini Şifalandırmak

body

Çocukluğumdan hatırladığım bir karikatür ve garip hastalıklarım... Kim derdi ki, yıllar sonra beni “interoception” denilen bir kavramla buluşturacak? O zamanlar böyle bir isim bilmiyordum; sadece hislerimle yaşıyordum.

Beş yaşından itibaren, diğer çocukların kolayca atlattığı hastalıklar bende hep farklı ilerledi. Basit bir bademcik ameliyatı, benim için ölümle burun buruna gelen bir deneyime dönüştü. Annemle babama, “Çocuğunuzla vedalaşın” dediklerinde altı buçuk yaşındaydım. Benim cevabım ise çok netti: “Bir şey olmayacak.”

Olmadı da. Ama o gün, bedenimin benden farklı bir dille konuştuğunu fark ettim. Bazen doktorların göremediği şeyleri ben hissediyordum. Taşın nerede takıldığını, ağrının neye benzediğini, hangi organın “sıkıştığını” anlatabiliyordum. Ve çoğu zaman haklı çıkıyordum.

Yıllar içinde anladım ki, bedenin dili sessiz ama çok dürüsttür. Vücut not alır, unutmaz. Her duygu, her travma, her mutluluk bir yere yazılır. Kiminin kalbine, kiminin midesine, kiminin dizlerine... Benim bedenim de benim günlüğümdü.

Dışarıdan güçlü görünsem de, içinde fırtınalar kopan biriyim… Ama o fırtınaların rüzgarı nereye dokunuyorsa, ben orada bir şey öğrenirim. Ve yıllar sonra, bu farkındalığın bir adı olduğunu öğrendim: Interoception.

What Is Interoception?

interoception

Kısaca: Bedenin içini dinlemek. Kalp atışını, nefesin hızını, midenin sıkışmasını, boğazın düğümlenmesini fark etmek… Ama sadece “hissetmek” değil; bu sinyalleri anlamlandırmak, duygularla bağını görmek.

Interoception, bedenin içsel sensörleriyle dünyayı algılamaktır. Duygusal farkındalığın, stres yönetiminin, hatta sezgilerin temelidir. Bir tür içsel pusula. Biz genelde dış dünyayı gözle, sesle, dokunmayla algılarız. Ama asıl harita, içeride gizlidir.

Küdamlarım…

Ben küçükken; bir karikatürden öğrenip “Küdamlar” adını verdim, beni iyileştiren içimdeki küçük adamlara... Bir şeyim olduğunda, gözümü kapatır, onları çağırırdım. “Burada bir şey var, onu tamir edin,” derdim onlara. Büyüyünce fark ettim: O küçük adamlar aslında benim bedenimle kurduğum bilinçli iletişimdi. Bedenimin kendi şifasıydı.

Bugün interoception oturumlarımda insanlara da bunu öğretmeye çalışıyorum: İçinizdeki “Küdam”la tanışmayı. Bedeninizin iç sesini duymayı. Onu susturmamayı.

Nasıl Öğrenilir, Nasıl Uygulanır?

interoception

Interoception doğuştan gelir, ama unutulur. Biz onu yeniden hatırlarız.

Her sabah istemsizce kendimi “scan” ettiğimi fark ettim. Vücudumda ne değişti, ne eksildi, neresi farklı hissediliyor? Artık bunun bir interoceptive pratik olduğunu biliyorum.

Bir cümle duyduğumda; ister ben söylemiş olayım ister biri bana, vücudumda nereye oturduğuna bakarım. Bir kelime midemi sıkıştırıyorsa, orada bir duygu vardır. Bir cümle kalbimi yumuşatıyorsa, orada bir iyileşme başlamıştır.

Bu farkındalığı geliştirmek için, seanslarda bedensel keşifler yapıyoruz:

Bedenin haritasını çıkarıyoruz.

Hislerle diyaloğa giriyoruz.

Duyguların bedensel izdüşümlerini fark ediyoruz.

Ve en önemlisi, bedene güvenmeyi öğreniyoruz.

Benimle Deneyimle!

Interoception bir teori değil, bir deneyimdir. Bir sefer fark ettiğinde, artık geri dönemezsin, çünkü bedenini duymayı öğrenmişsindir.

Her his, bir mesaj taşır. Her ağrı, bir kelimedir. Her sessizlik, bir cevap.

Beni yıllardır bu yolda tutan şey, iyileşmenin akıl değil farkındalık işi olduğunu bilmemdir.

Ve şimdi, bu deneyimi başkalarına aktarmanın zamanı geldi.

Benimle bire bir interoception seanslarında buluşabilir, retreat’lerde bedeninizi yeniden tanımayı, hislerinizi okumayı ve “içsel pusulanızı” uyandırmayı öğrenebilirsiniz.

 

Çünkü bazen en doğru yön, sadece içeriden duyulur…

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top