Hava Elementi
Başlangıçta yekpare bir element olduğu zannedilen ama sonra bir gaz karışımı ( Azot, Oksijen ve %1 diğer) olduğu keşfedilen madde. O zaman akıl yürütmeye buradan başlayalım. Bu karışımın dengesi bizim için yaşamsal bir öneme sahip. Milyonlarca yılda bu denge nasıl kurulmuş ve nasıl hala sabit kalıyor? Enerji üretirken oksijen alıp karbondioksit veren canlılar ve fotosentez yaparken karbondioksiti alıp havaya oksijen veren canlılar sayesinde bu denge devam ediyor.
Burada akıllara şu soru gelebilir: Dünya homojen değil, kimi yerde kocaman şehirler kümelenmiş, bazı bölgelerde yalnızca kurak çöller var, dünyanın bir tarafında devasa ormanlar, bir bölge uçsuz bir okyanus. Dünya havadaki bu dengeyi nasıl sağlıyor?
Bu soruya verdiğimiz cevap bizi havanın ilk özelliğine götürüyor:
1. Hareket
Hava hareket eder, akışkandır. Bu akışkanlığı yapısından kaynaklanır: Yoğun boşluklu yapısı nedeniyle sabit bir şekli ya da sabit bir hacmi yoktur. Enerjisi yüksektir. Yani hareket edebilmeye çok uygundur. Ama elverişli olmak yetmez, hava nasıl hareket eder?
Cevap basit, ilkokul bilgilerimize dönüp bakmamız yeterli. Örneğin; güneş bir bölgedeki havaya ısıtır, ısınan hava genişler, yoğunluğu azalır ve yükselir. Bir alçak basınç alanı oluşturur. Soğuyan hava ise alçalır, yoğunlaşır ve bir yüksek basınç alanı oluşturur. Hava, her zaman yüksek basınç alanından alçak basınç alanına doğru hareket eder. Bu hava hareketi, rüzgarı oluşturur. Atmosferin en temel yasası şudur: Sıcaklık farkı varsa, hava hareket eder.
Şimdi bu durumu, Hava elementimiz ile eşleştirelim: İnsan bazı konularda bilgi sahibidir; bazı konularla alakalı hiç bir bilgisi de olmayabilir. Herkes her şeyi bilecek diye bir şey yok. Bilgi sahibi olmayı ısınma, bilgisizliği soğuma olarak soyutlarsak; zihnin sıcaklık farkı meraktır. Bir yerde bir eksiklik, başka bir yerde bir potansiyel varsa — düşünce hareket etmeye başlar. Bu yüzden hava elementi, zihinsel hareketin karşılığıdır. Fikir üretimi, çağrışımlar, kıyaslamalar, soyutlama kabiliyeti, öğrenme arzusu…
Hava hareket etmez ise kendini dengeleyemez, içeriği değişir. İçeriği değişen hava, ona kritik önemde bağımlı yaşamı destekleyemez hatta ona zarar verir. Durağanlaşan zihin de hayat enerjisini kötü etkiler; yaratıcılık körelir, algı zayıflar, insan odaklanmaz ve dahi hayal bile kuramaz bir hale gelir.
Hava çok hareket ederse ne olur; ortalık toz duman olur. Sürekli esen rüzgar insanı serseme çevirir. Kararında esen rüzgar, tohumları yayar, kuşlara destek olur, yelkenleri doldurur ve bereketli yağışlar getirir. Fazlası fideleri kırar, kuşlar uçamaz, yelken direkleri kırılır ve fırtınalara sebep olur.
Hava elementi çok hareket ettiğinde huzursuzluk çıkarır. Zihin sürekli bir fırtına halindedir. Fikirler boldur ama hiçbir yere bağlanamaz uçar giderler. İnşa edilmeye çalışan yapı dağılır. Karar vermek zorlaşır, çünkü her şey çok hızlı olup bitmektedir. Zihin yorulur ve aslında merakın tetiklediği hareket amacından uzaklaşır, hayatla kurmaya çalıştığı bağ hiç beklemediği bir noktadan eksilir.
2. Alan
Hava şekil ve hacimde sabitlenmez. İçinde bulunduğu alanın tamamını doldurmak ister. Bu özelliğiyle hava, hem yayılma arzusu hem de alan ihtiyacını temsil eder.
Zihinsel düzlemde de hava, ifade alanına ihtiyaç duyar. Düşünceler yayılmak, kelimelere dönüşmek ve başkalarına ulaşmak isterler. İnsanın sahip olduğu iletişim alanı ifade özgürlüğünü güçlendirir.
İnsan havayı en doğrudan şekilde nefes ile deneyimler. Nefes aynı basınç farkı ilkesiyle ciğerlerime doğru yönelir. Alan bulduğu oranda içimizi doldurur. Hava, içimiz ile olan teması nefes ile kurar. Nefes, oksijen alıp hayatta kalmamızın yanında içsel iletişimimizin de temelidir. İçsel iletişimimizi sağlayan nefes, gırtlaktan geçerken ses tellerimizi titreştirir ve dışşal iletişimizi de tetikler. Ses tellerimiz ile yarattığımız titreşim hava içerisinde dalga dalga ilerleyerek nesnelere ve tabii ki başka bir insanın kulağına ulaşır.
İçsel ve dışsal, hava iletişimimizin temelidir.
Hava elementi alan bulamazsa sıkışır. Sıkışan her cisim genişlemek ister ve çevresine basınç uygular. Hava yayılamazsa titreşimleri iletemez de. İletişim kuramaz hale gelir. Ciğerlerde alan bulamayan hava, boğulma hissi verir. Kendini ifade edemez, izole olur.
Alan aşırı büyürse yoğunluk azalır; fazla yükselip dünyadan uzaklaşır. Alan çok arttığında dağılma başlar, kişinin ve kişiliğin sınırları ve karakteristiği belirsizleşir. Mesafeler artacağı için her bir tarafa yetişmek zorlaşır. Hava bulunmak isteyeceği yerleri seçemez hale gelir. Mevcut her boşluğu doldurma çabası tükeniş ile sonuçlanır.
Aşırı nefes, hiperventilasyona sebep olur. Yaşamı içimize dolduran nefes, bize zarar verir hale gelir; kaslara kramp girer, bilincimiz dağılmaya başlar ve panik duygusu bizi ele geçirir. Kişi iletişim kurmaya çalışır hatta bunu takıntı haline getirir ama kurduğunu zannettiği iletişim gevezelik halini alır. Ağzıyla kulağının mesafesi de artmış gibidir. Duyduğu ile anlattığı alakasızlaşmaya başlar.
3. Yön
Alan bulduğunda hareket eden Hava’nın bir de yöne ihtiyacı vardır. Rüzgar bir yerden gelip bir yere gider, fikirleri, sesleri, haberleri, kokuları taşır. Yön basınç farkı ile belirlenir; hava yüksek basınçtan düşük basınca doğru gider, dengesizlikten doğan bu hareket, doğrudan denge arzusudur.
Zihinsel düzlemde bu; niyet, odak, hedef demektir. Fikirler akar ama yetmez, ancak yön bulduklarında anlamlı bir yere ulaşırlar. Zihnin bir hedefe yönelmesi, fikirlerin bir amaçla buluşmasını sağlar.
Hava elementinin yönü eksikse orada kaos çıkar; yönü belli olmayan rüzgar fırtına yaratır. Fikirler dört bir yandan üşüşür. Yönü belli olmayan rüzgarın hiçbir gemiye faydası olmaz. Fikirler çoktur ama kişiyi hiçbir yere götürmezler.
Eğer ki havanın yönü fazla sabitse, her şeyi tek taraflı hale getirir. Çevresiyle iletişimi katılaşır, yalnızca tek yönlü besler ve beslenir. Tek yönlü rüzgar kayaları aşındırır, ağaçları eğer, denizleri taşırır ya da tarlaları kurutur.
Hava elementinde çok kesin yönler esnekliği yok eder, saplantıya dönüşür. Kişi tek bir fikre saplanıp kalır. Zihin tek yönlü beslendiği için sağlıklı gelişemez. İletişimi dar bir alanda ve tek yönlü sürdürdüğü için gerçekliği doğru bir şekilde yorumlayamaz hale gelir.
Hava elementi nasıl dengeli bir hale getirilebilir?
