Elementalite sizi oyuna davet ediyor!

Her şeyin sırrı: hatırlamakta. Kimsenin sıfırdan öğrenmesine gerek olmayan mucizevi bir kavram oyun.

Tek yapman gereken şey hatırlamak:

Oyun oynamayı, oyun oynarken olduğun insanı hatırlamak.

Hadi hemen şimdi, hatırla: Hızlı hızlı cevap ver: Oyun oynadığın en eski zamanı bulmaya çalış, Nasıl bir görüntü var aklında?

Neredesin? İçeri de misin dışarı da mı? Düşün ve cevap ver.

Hava nasıl? Soğuk mu, yağmurlu mu, yoksa sıcak mı? Aydınlık mı karanlık mı? Kaç yaşlarındasın? Kimler var yanında? İsimlerini hatırlayabiliyor musun? Saymaya çalış, bakalım kaç kişi çıkarabileceksin? Ses duyuyor musun? Herhangi birinin sesi geliyor mu kulağına? Ne oynuyorsun? Nasıl hissediyordun o anda? Düşün, yalnızca o an hissettiğin şeyleri düşün. … Şimdi bırak en eski anıyı orada.

Tek başına oyun oynadığın bir anı düşün. Kimse yok, yalnızsın. Ne oynuyorsun? Hatırla, Kendini dışardan gözlemlemeye çalış. Neler yapıyorsun? İfaden nasıl? Yaptığın işi ne kadar ciddiye alıyorsun? İzle kendini. Acele etme, izle. Detayları yakalamaya çalış. Kendinin etrafında dön ve oynayan kendini gör. Çevreyi görmeye çalış. Her dönüşünde yeni şeyler görmeye çalış. Üşüyor musun? Yoksa hava sıcak mı? Bir koku var mı burnuna gelen?

Şimdi, yapabilirsen oyuna kendi içinden devam et. Kendi gözlerinden gör oynadığın oyunu. Neler hissediyorsun, hatırla. Bak etrafına, ama müdahale etmeden. Değiştirmeye çalışmadan. Kendi anını kendi bedeninin içinden izle, yalnızca şahitlik et. İzle. Hazır olunca vedalaş kendinle.

Şimdi sıra, en keyif aldığın oyun hatıranı çağırmakta. Hatırla. En keyif aldığın oyun zamanı. Düşün, Çok uzak, çok yakın fark etmez, çok keyif almış olman, kendini o duyguda kaybetmiş olman yeterli.

Ne olmuştu, neden o kadar keyifli bir anı senin için? Neredesin? Tarih kaç tahminince. Haydi hızlı hızlı düşünmeye devam et. Kimler var yanında? Oyunu düşün, anlarını hatırlamaya çalış.

Şimdi Ağır çekimde izle olan biteni. Acele etme… izle. Yüz ifadelerini görmeye çalış. Kendinin o halini izle. Oyun arkadaşlarını izle. Bunca zaman sonra onları yeniden görmenin keyfini çıkar. Bak onlara. Yüzlerine, kıyafetlerine. Anı yaşa. Hatırlayabildiğin kadar devam ettir anıyı. Anı orada bitir, uzaklaş…

Hazır olunca geri dön şimdiki zamana. Nasıl hissettin?

Nasıldı hatırlamak? Oyunu ve oynayan kendini hatırlamak?

Aslında bir küçük “hatırlama” oyunu oynamış olduk bu arada. “Oyun”u anlamak için, oyundan iyi ne olabilir ki aslında?

Madem ki hatırladık oynayan kendimizi, oradan devam edelim:

Oynadığın bütün oyunları düşün, Onlar aracılığı ile neler öğrendin? Çevrendekileri tanıdın, arkadaş edindin, kimlerle arkadaş olmak istemediğini öğrendin, oyunlar kurdun belki, birilerini seninle oynamaya davet ettin, kimilerini çağırmadın, başkalarının oyunlarına katıldın, kim bilir belki bazı oyunlara davet edilmedin.

Nasıl bir oyuncuydun hiç düşündün mü? Çok mu farklıydın olduğun kişiden? Daha mı pasiftin olduğundan, daha güvensiz? Belki de tam tersi, gerçek hayatta olduğundan çok daha iddialıydın belki?

Her oyunda aynı mıydı ruh halin peki? Belki daha iyi oynadığın oyunlarda daha hırslıydın? Ya da kazandığın oyunlarda daha mütevazi?

Oynayan sen, zaman içinde değişti mi? Eskiden kavga çıkarak oynadığın bir oyunu, bir zaman sonra sakince gülümseyerek oynadığın oldu mu örneğin?

Şimdiki sorular aramızda kalacak; hile yaptın mı hiç? peki başkasının hilesini yakaladın mı? peki kazanmak için değil de başkası kazansın diye hile yaptın mı hiç? Oyunbozanlık yaptın mı? Mızıkçılık yapıp kaybettiğini inkar etmeye çalıştın mı?

Birini tanımak için onunla tatil yapmak ya da oyun oynamak gerekirmiş. Sen hiç birini tanımak için onunla oyun oynadın mı? Hoşlandığın insanı cezbetmek için küçük oyunlar oynadın mı?

Oyun oynayan hayvanları izleme şansın oldu mu? Kendi aralarında kurdukları oyunun kurallarını anlamaya çalıştın mı? Hayvanlar aleminde de her oyuncunun başka şekillerde oynadığını gördün mü? Bir hayvanla bir oyun oynadın mı? Ona oyunun kurallarını ve amacını anlatmaya çalıştın mı?

Oyun hayatın her yerinde.
Hayatı, çevreni ve kendini tanımak için en keyifli yöntem belki.

Elementalite olarak bizim çağrımız; Oyuna ve oynamaya devam etmek. Yeni oyunlar kurmak. Oyunun egemen olduğu bir dünya kurup orada vakit geçirmek, Bu sırada duygularımızı ve düşüncelerimizi temize çekmek, Oyunun güvenli ortamında yeni ilişkiler kurup, ilişki kurma şeklimizin farkına varmak Oynayan kendimizi tanıyıp içsel dengemizi kazanmak Oyunun soyut gücünü kullanarak, her şeyi söze dökme kaygımızdan bir süreliğine uzaklaşıp aklımızın, duygularımızın ve bedenimizinin sağlıklı bir iletişim kurmasını sağlamak…

Kurallarını bizim koymadığımız, içinde sıkışıp kaldığımız bir dünyadan, en azından bir süreliğine kendi yarattığımız bir dünyaya yolculuk çağrısı bu.

Fikrimiz aslında oldukça sade:

“Oyun, aslında kim olduğumuzu hatırladığımız bir unutma biçimi.”

Bizimle oynar mısınız?

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top