Oyuncular ve Homo Ludens

Oyun, dünyada varolmak için tabii ki insanları beklememiştir. Hayvanlar da oyun oynar, hatta tarihsel olarak oyunu ilk oynayanlar hayvanlardır. Oyunun tanımına tekrar göz atacak olursanız ve yakınınızda yumağı ile oynayan bir kedi varsa, tanımın içerdiği bütün gereklilikleri fazlasıyla yerine getirdiğini gözlemleyebilirsiniz.

Oynayan insan, daha önce saydığımız bir çok toplumsal davranış ile etkileşimli bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ayinler, ritüeller, ibadetler ve savaşlar gibi güçlü belirleyicilerin yanında, gündelik hayattan bir süreliğine uzaklaşma ihtiyacı gibi önemli bir istenç de bu oluşumda etkili olmuştur.

oynayan hayvan

Peki, kimdir oyuncu? Oyuncu, oyuna katılandır. Kendi iradesi ile oyunun kurallarını kabul edendir. Oyunun tariflediği zaman diliminde ve oyunun mekanında olandır. Oyunun kendine özgü amacını yerine getirmeye çalışandır. Bu amacı yerine getirmeye çalışırken gerilimi yaşayan ve amacı yerine getirmesiyle neşe bulandır. Tanım bu kadardır; ama tabii ki tek bir oyuncu tipi yoktur ve davranışlar çeşitlendikçe farklılıklar kendini gösterir. Bazen farklılıklar oyuncu toplulukları içindeki özel durumları anlatmak için yeni kavramlar gerektirir:

İlk farklı oyuncu tipi Aylaklar’dır. Aylaklar oyun evreninin içerisinde yer alırlar, oyunun tanımıyla çelişmezler, yalnızca oyunun amacına çok heves göstermezler. Ancak ki amaçtan tamamen vazgeçmeleri halinde oyun sona erer. Motivasyonları düşüktür, oyunun amacına ya da yarattığı evrene inançları azdır. Anda ve mekanda olmakta sorun yaşamaktadırlar. Bu ikircikli halleri, akıllarının sıkça gündelik hayata savrulmasına sebep olur. Aslında baştan kabullendikleri kurallara yabancılaşırlar; oyunun gerektirdiği gerilimi taşımazlar ve oyunda olmaktan mutlu olmazlar.

oyunda aylaklar

İkinci farklı tip Hilebazlar'dır. Oyuna oyunun tanımına uygun olarak başlarlar, ama süreç içerisinde bu tanımın dışına çıkarlar. Aylakların aksine oyunun amacına saplantılıdırlar. Amaca ulaşmak için üzerinde baştan anlaşılmış kuralların dışına çıkmakta bir beis görmezler. Kuralları atlatmak için oyunun mekanının ve zamanının dışına çıkmaktan bile çekinmezler. Bu davranış şekli zamanla kendini kuralların üzerinde görme haline kadar uzanır. Gerilim oyun dünyasından gündelik dünyaya uzanır ve mutluluk isteği oyunun kendisine değil amacına odaklıdır.

hileci

Üçüncü farklı tip Oyunbozanlar’dır. Oyunbozan aslında hiç oyunda olmamıştır. Kuralları baştan kabul etmez, oyun evrenine hiç inanmamıştır; yalnızca kendi menfaati için orada bulunur ve kendi amacını gerçekleştirmek için geri kalan herşeyi yok sayar.

hilebaz

Aylaklar kuralları izler ama amaçları izlemezler;


Hilebazlar amaçları izler ama kuralları izlemezler;


Oyuncular hem kuralları hem de amaçları izler;


Oyunbozanlar ise ne kuralları ne de amaçları izler.

Oyuncular hem oyunun hem de geleneğin gereklerini kabul eder, aylaklarla hilebazlar yalnızca geleneğin gerektirdiğini kabul ederler, oyunbozanlar ise hiçbirini kabul etmezler.

“Oyunbozan bu büyülü evreni bozandır, haindir ve atılması gerekir.”
Gerçek hayatta hilebaz bizi alt eder, dolandırıcı emeğimizi çalar, sahtekar bizi kandırır ve aldatır. Çoğu zaman modern toplum haksız fayda sağlayanı cezalandırmaz, neredeyse ödüllendirir. Bu adaletsizlik hissi, bütün ahlak sahiplerini içsel bir hüsrana uğratır. Oyunbozan da oyun evrenine zarar verir, kuralları hiçe saydığı için oyunun ilkelerine karşı çıkar ve varoluş düzlemini sonlandırır. Ancak oyunun avantajlı tarafı, oyunbozanı oyundan çıkarmak nispeten daha kolaydır ve oyun evreni kaldığı yerden varlığını devam ettirebilir; gerçek hayatın aksine…

O zaman "iyi oyun" nasıl olur, biraz da onun üzerine konuşalım:

Oyun Üzerine Düşünceler

4 - İyi Oyun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top