Hayatın İçinde Oyun

Hayat bir çok alanda oyuna öykünür: Hukuk sistemi oyundan birçok unsur taşır: bazı mahkemelerde hakimin giydiği peruka, savcı ve avukatların giydiği cübbeler, bir drama sanatçısının giydiği maskeden farksızdır.

hakim

Modern olmayan savaşlar bile oyun özellikleri taşır; şövalyeler savaşlardaki oyun kültürünün son temsilcileridir. Kostümleri, davranış kodları ve dahi savaşma biçimleri gerçek hayatın pragmatik kurallarından daha çok, oyunun üzerinde anlaşılmış olan kurallarına yakındır.

savaş ve oyun

“Oyun; Maskeli Balodur, Potlatchtır, Kula Halkasıdır.”
Oyun zamanın içine yayılır, binlerce yıldır hayatla iç içedir, her kültürde başka başka şekillerde vücut bulmuştur. Her zaman diliminde hak ettiği saygıyı görmüş, toplumsal yaşantıdaki gerilimlerin çözümünde aracı görevini üstlenmiştir. Yalnızca Modern Toplumdan günümüze uzanan zaman diliminde değeri az bilinir hale gelmiştir. Nasıl ki aristokratların renkli giyinme alışkanlıkları hor görülmüş ve daha renksiz bir giyime yönlenilmişse ya da çikolata çocukça bulunup ciddi insanlara daha verimli olmalarını sağlayan kahve uygun görülmüşse, oyun da maddiyatçı dünyadan o şekilde dışlanmıştır.

mask

“Oyunun alanı; ilkelin, çocuğun ve şairin alanıdır.”
Kökeni ilkel dönemlere kadar uzanan bir çok ritüel, içerisinde oyun unsurları barındırır. Erginleme ayinleri, mevsim karşılama törenleri, av canlandırmaları ve daha birçok ritüel oyun özellikleri taşır. İnançların ilk ortaya çıkmaya başladı günlerden günümüze, dini törenler ve bir çok ibadet şekli, oyunla dirsek teması içerisindedir. Toplumun ilk ortaya çıktığı kabile döneminden çağdaş dünyamıza uzanan zaman diliminde, sosyal yapı ve oyun sürekli karşılıklı bir etkileşim içinde olmuştur.

ilkel ve oyun

Spor oyundur; olimpik oyunlar kavramı sporun içeriğine dair bir ipucu niteliğindedir. Oyun tanımında kullandığımız birçok gereklilik, spor müsabakalarının da tanımının içerisinde yer alabilir.

müsabaka

Felsefe, oyundur; sorular sorar, bilmeceler yöneltir. Anlamaya ve anlamlandırmaya çabalanan yolda dolantılı bir yöntem kullanır.

philosophy

Tiyatro, oyundur. Drama’ya dayanır, başlangıcındaki inanış bile onu en oyunbaz tanrı Dionysos’a götürür.

tiyatro

Müzik oyundur. Oyun, akıl, ödev ve hakikat ölçülerinin dışında bir geçerliliğe sahiptir, müzik için de aynı durum söz konusudur. Müzik kelimesinin atası olan, Antik Yunan kökenli mousike kelimesi de şarkı, müzik aletleriyle eşlik etme, şiir ve hatta dansı da kapsayan bir genişliktedir. Apollona ve ilham perileri “mousa” lara kadar uzanan bu kavram, bir tek sanattan çok birleşik birçok sanatı ifade etmek için kullanılmış ve eğitimde, dini törenlerde ve sosyal yaşamda bu şekilde yerini almıştır.

music

Hepsi kökenlerini oyunda bulur ve çağlar boyu bu içeriği korumayı başarmışlardır. Ancak endüstrileşme, bu yapıyı önemli zararlar vermiştir. Spordaki profesyonelleşme, onu hızla ciddi uğraşlar alanına doğru sürüklemiştir. Felsefe bir manipülasyon unsuruna indirgenmiş ve gündelik hayattan koparılarak akademinin uzmanlığına kilitlenmiştir. Sanat, toplumsal hayatın yaşamsal işlevi olma temelinden koparılmış, tek bir kişiyi ilgilendiren bir şey haline getirilmiştir. Uzmanlaşma ve piyasa mentalitesiyle yönetilir hale gelmiştir.
Yet industrialization has inflicted significant damage on this structure.
The professionalization of sport has rapidly pushed it into the realm of serious pursuits.
Philosophy has been reduced to a tool of manipulation, torn from everyday life and locked within the expertise of academia.
Art has been severed from its vital role in social life, becoming something concerning only the individual. It has come to be governed by specialization and market mentality.

hayat

“Modern kültürde artık hiç oyun oynanmamaktadır ve oynandığı izlenimini verildiği yerde de hile yapılmaktadır”

Gerçek bir kültür, belirli bir oyunsal içerik olmaksızın var olamaz, çünkü kültür belli bir ılımlılık ve kendine egemen olmayı gerektirir, mükemmele ulaşmayı kendi eğilimlerinde görmeyi değil de, kendini serbestçe rıza gösterilen sınırların içine kapatılmış olarak kabul etmeyi gerektirir. Gerçek uygarlık, her zaman fair play’i talep eder. Oyunbozan, bizzat kültürü bozmaktadır.

Oyun bozan demişken; o zaman oyunu bir kenara bırakıp biraz da oynayanlara bakalım:

Oyun Üzerine Düşünceler

3 –Oyuncular ve Homo Ludens

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top